Dünyayı saran koronavirüs salgını, yalnızca beden değil ruh sağlığını da tehdit ediyor. 

Tüm dünyaya yayılan Koronavirüs (Covid-19), beden sağlığımızı olduğu kadar ruh sağlığımızı da tehdit ediyor. 2019 yılı sonbahar aylarında ilk olarak Çin de görülen virüsün yol açtığı hastalık dünyanın gündemine oturmuş durumda. Bu nedenle koranavirüs birçok insanda korku ve endişeye neden oluyor. Virüsün ülkemizde de görülmesinin ardından çocuk ve yetişkinlerde olumsuz duyguların ortaya çıkmasına neden oldu. Bu da söz konusu virüsün sadece fiziksel değil ruhsal problemlere de neden olabileceğini düşündürüyor. 

Klinik Psikolog Nurşin Çetiner Takipçilerine Şu Tavsiyelerde Bulundu:

Depremler, salgın hastalıklar, savaşlar gibi can güvenliğimizi tehdit eden beklenmedik unsurlar bizlerin güvenilir bir dünyada yaşadığımız algımızı tehdit ederler.

İnsanın en temel duygularından biri olan korku duygusunu harekete geçirerek hayatı yüksek düzeyde olumsuz etkileyebilirler. Doğru anlamlandırılamayıp etkili yönetilemediği takdirde ise travmatik izler bırakabilirler.

Coronavirüs de bu tehditlerden biri. Her an hatırlatıcı ögelerle karşılaşıyor olmamız ve her yerde olabilme ihtimali de onu oldukça güçlü kılıyor. Bu süreçte haberleri resmi kaynaklardan almaya dikkat etmeli ve yetkili merciilerce verilen önerilere dikkatle uymalıyız.

Gereken tedbirleri aldıktan sonrasında ise panik ortamı oluşturmamakta hem bizim hem de çocukların ruh sağlığı açısından oldukça fayda var. Günlük hayatın içerisinde coronovirüsten önce de yaşamı tehdit edebilecek pek çok olayla karşılaşma ihtimalimiz vardı. Coronavirüs'ü de bu unsurlardan biri olarak değerlendirmemiz gerekiyor. Sadece önerilere uymalı ve daha fazla önlem almalıyız. 

Hayatımızın gündemine bir anda giren coronavirüsün hayatımıza getirdiklerinden biriisi de "sosyal izolasyon" süreci. Okullar, üniversiteler, etkinlikler, seminerler faaliyetlerine ara verdiler. Çeşitli mağazalar, sinemalar, cafeler kapalı durumda. Virüsün gelişi sosyal hayatımızı oldukça etkiledi. Tüm bu süreci bir tatilmiş gibi görmemek, arkadaşlarla/akrabalarla görüşme zamanı olarak değerlendirmemek, kalabalık misafirlikler yapmamak gerekiyor. Elbette bu sosyal izolasyon süreci bizim için oldukça sıkıcı ve zor olabilecek bir süreç. 

Tüm bunlara rağmen dezavantajı avantaja çevirmenin ise elimizde olduğunu ifade eden psikolog Nurşin ÇETİNER “Bu molayı evde ailece zaman geçirmek, okuma yapmak, günlük hayatın koşuşturmasında zaman ayıramadığımız şeylere zaman ayırmak için bir fırsat olarak değerlendirmeye çalışalım. Çeşitli kurum ve kuruluşların online olarak erişime açtığı içeriklerden yararlanabiliriz. Çocuklarımızla evde neler yapabileceğimize dair uzmanların paylaşımlarını takip ederek bu molayı çocuklarla kaliteli zaman geçirme fırsatına çevirebiliriz. 

Belki o zaman şerdeki hayrın bize bakan yönünü keşfedebiliriz. “ dedi.