Zararlı ekin saparıları, buğdayın gelişmesini etkileyerek verim kayıplarına yol açmaktadır. Buğday, kültür bitkileri arasında ekiliş alanı ve üretimi bakımından tüm dünyada ilk sırada yer alan önemli bir üründür. Buğday üretiminde kalite ve verim kayıplarına sebep olan etmenler arasında bulunan zararlı ekin saparılarının araştırılması ve çözüm yollarının bulunması adına Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesi akademisyenleri bir araştırma başlattı.
Buğday üretiminde ekin saparıları olarak adlandırılan zararlı böcek türünün buğday alanlarında son yıllarda yoğunluğunun artarak önemli bir zararlı konumuna geldiğinden dolayı Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü, zararlı böcek türlerinin önlenmesine yönelik çalışmalar yapıldı.
Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Öğretim Üyesi Doç. Dr. Çetin Mutlu yürütücülüğünde yürütülen “Güneydoğu Anadolu Bölgesi buğday alanlarında zararlı ekin saparıları, parazitoit türleri, parazitlenme oranları ile mekânsal dağılımlarının haritalanması” isimli proje ekibinde Bitki Koruma Bölümünden Doç. Dr. Mehmet Mamay, Dr. Öğr. Üyesi Shahid Farooq ve Doç. Dr. Fethiye Özberk yer aldı.
Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) tarafından desteklenen proje ön sonuçlarına göre buğday üreticilerinin tarlalarında ekin sap arılarının yoğunluğunun artmaması için tarla kenarlarında ve içinde bulunan yabani hardal bitkisinin kesinlikle mücadele edilmesi gerektiği vurgulandı. Bunun yanı sıra ekin saparıları erginlerinin tarla kenarından içe doğru 60 metreye kadar yoğunluk oluşturduğu örneklemelerin bu kısımda yapılması gerektiği, ekin saparısını etkisiz hale getiren faydalı böceklerin doğaya zararlı böceklerden önce çıktığından gereksiz ve yanlış kimyasal ilaç kullanımından kaçınılması gerektiğini ifade edildi.
Daha Dayanıklı Çeşitlerin Ekilmesi Tavsiye Edildi
Ekin saparıları zararına karşı daha dayanıklı olarak Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesi tarafından bilimsel çalışmalarla belirlenen çeşitlerin üreticiler tarafından ekilmesinin daha uygun olduğunu tespit edildi.
Bu zararlının larvalarının buğday sapı içinde beslenmesi sonucu sap özünü tahrip ettiğini, başaktaki tanelerin az gelişerek cılız bir hale geldiğini belirten Doç. Dr. Çetin Mutlu; “Larvalar, buğday sapı içinde bulunmasından dolayı zararlı dışarıdan görülemiyor. Ekin sap arılarına karşı kayıtlı bir insektisit bulunmadığından dolayı kimyasal mücadele mümkün olmuyor, bu zararlılara karşı Kültürel ve Biyolojik Mücadele yöntemleri ile mücadele edilmesi gerekmektedir.
Nisan ayı başında buğday tarlasında görülmeye başlayan ekin saparıları, tarla kenarında ve içlerinde bulunan yabani hardal bitkisinin çiçekleri üzerinde beslendikten sonra buğday sapları içine yumurta bırakıyorlar ve yumurtadan çıkan larvalar sap içinde zarara başlıyor. Dolaysıyla yabani hardal yabancı otuna karşı mücadele yapılması, zararlı yoğunluğunu azaltmada oldukça etkili olacaktır. Larvalar tarafından zarar görmüş sapların toprağa yakın kısımdan hasattan önce kırılarak yere düşmesi sonucu hasat edilemediğini dolaylı olarak ürün kayıplarına neden olduğunu belirledik.
Ekin saparılarının buğday ekim alanlarında ergin ve larva yoğunlukları belirlenerek uygun bir yöntem ile mücadelesi yapılması son derece önemlidir.
Alan çalışmalarından edindiğimiz izlenimlere göre gerek buğday üreticilerinin gerekse bu konuda çalışan teknik elemanlar, ekin saparılarını ve bunlardan kaynaklanan zararı tam olarak teşhis edememekte ve sonuçta uygun olmayan kimyasal mücadele yöntemlerine başvurmaktadırlar. Sonuçta yanlış ve gereksiz pestisit kullanımı söz konusu olmakta, bu da toprak, su ve hava kaynaklarının kirletilmesi, insan ve hayvan sağlığının tehlikeye atılması, doğal dengenin zararlılar lehine bozulması, zararlıların direnç kazanmaları, gıdalarda pestisit kalıntısı gibi problemlerin yanında ilaç ve ilaçlama gibi girdi maliyetlerinin artması ve benzeri sonuçlar doğurmaktadır.
Ekin saparıları zararına karşı Cemre, Ceyhan 99, Adana 99, Hilar, Nurkent, Dinç ve Kale ekmeklik buğday çeşitlerinin, makarnalık buğday çeşitlerinden ise Eyyubi, Fırat 93, Güneyyıldızı, Aydın 93 ve Sarıçanak 98 ve Hasanbey’in daha dayanıklı olduğunu gördük. Bu çeşitlerin üreticiler tarafından ekilmesinin daha uygun olduğunu bilimsel çalışmalarımızla tespit ettik” diye konuştu.
Kaynak: HRÜ Kurumsal İletişim Koordinatörlüğü