Advert
Advert
TÜRKİYE NEDEN HEDEF
CELİL ABUZER

TÜRKİYE NEDEN HEDEF

Bu içerik 958 kez okundu.

 

Planlar, planlar, hiç bitmeyen ve bitmeyecek olan planlar…

 

 Varlığınız birilerinin menhus emellerine engel ise size dair planlar bitmez…

 

Türkiye zımnen de olsa temsil ettiği Medeniyet algısı, gönül coğrafyası ve jeopolitik konumu gereği hiçbir zaman kendi haline bırakılmayacaktır.

 

Siz istediğiniz kadar “Biz artık Avrupalıyız!” deyiniz, geçmişinizi inkar ediniz, inandıramazsınız. Size hala “Bu Osmanlı torunları bir gün yeniden ayağa kalkar mı” endişesiyle bakılıyor. Başımıza örülen ve örülmeye çalışılan çoraplar ondandır hep...

 

Özellikle Batının, soğuk savaş stratejisinin 1991’de bitimi sonrasında küresel Oyun Kurucular, kendi sözde medeniyetleri karşısında alternatif olabilecek tek gücün İslam Medeniyetinin yeniden inşası olduğunu ve bunu gerçekleştirebilecek birikim ve dinamizmin her şeye rağmen Türkiye’de bulunduğunu bizden daha iyi gördüler. Kendilerine alternatif oluşturabilecek bütün tehditleri! bertaraf ettiler.  

 

Başta ekonomik alanda hızla yükselişe geçen Malezya ve Endonezya’yı çökerttiler. Arap dünyasında yükselen siyasal İslam enerjisini, nasıl başladığı ve birden ortaya kimler tarafından çıkartıldığı belli olmayan “Arap Baharı” rüzgarıyla boşalttılar. Irak, Tunus, Libya, Mısır ve Suriye… Hepsi kan gölü.. hepsinde de akan Müslüman kanı… Böylelikle birikimli gençler, aydınlar yok edildi ve ediliyor.

 

Pakistan’ı Afganistan operasyonuyla durdurdular, Türkiye’yi de Suriye operasyonu ile dizginlemeye çalışıyorlar… Allah’tan kurulan tuzak çabuk fark edildi de ateş çukurunun içine dalmadı Türkiye…

 

Büyük hedefleriniz varsa, sizden beklenti yüksekse ve de güçlü düşmanlarınız varsa hedefe ulaşmak için duygusal tepkilerden uzak, analitik ve bütüncül bakış açısıyla fotoğrafın bütününü görmelisiniz. Düşmanınızın en az üç hamle sonrasını tahmin edebilmeli, ona göre pozisyon almalı ve oyun kurucu zekaya sahip olmalısınız. Büyük fotoğrafta figüransanız bütün hamleleriniz boşuna.. sadece düşmanın iştahını artırırsınız…

 

Kime ve neye hizmet ettiğinizi, büyük lokmayı kimin götürdüğünü göremiyorsanız, önünüze atılan birkaç kırıntıya kul-köle oluyorsanız bu denklemde size sadece figüranlık düşer.

 

Eski savaş stratejilerinde “üç şeyi iyi belleme” kuralından söz edilir. Bunlar;

- Kendini tanıma (kabiliyetlerini, imkanlarını, artılarını ve zaaflarını iyi teşhis etme)

- Düşmanı tanıma (Düşmanın gücünü, artılarını, eksilerini ve zaaflarını iyi teşhis etme)

- Çevreyi tanıma, havayı koklama (Jeopolitik durumunu, zamanın-çağın gerekliliğini, propaganda sanatını, algı yönetimini ve stratejilerini iyi okuma)

 

Evet bu üç şeye dair hesaplarınız, planlarınız yoksa, işi akışına bırakıp günü-birlik tedbirlerle götürmeye çalışıyorsanız vay halinize!…

 

Bu bağlamda, asıl soru şu; Türkiye’nin Devlet Aklı bu işin neresinde?.. Ne kadar farkında bu gerçekliklerin?...

 

Evet, Türkiye son on yılda AKP iktidarı ile ekonomik açıdan ve siyaseten hızlı bir ivme kazandı, yükselişe geçti ve umut oldu bütün mazlumlar için.. hepimiz için… Elbette doğal olarak bu umut bazılarını da endişeye düşürdü. Tedbirler düşünüldü ve alındı. Yöntem bildik yöntemdi. Bazılarının zaaflarını, her şeyi ele geçirme hırslarını kullanıp araya fitne sokmaktı bu yöntem. Yöntem belli ölçüde maalesef tuttu.

 

Sonuç, yönü dışa ve büyümeye açılan Türkiye yeniden içine kapandı. İçine kapanan bir Türkiye’den, birbirleriyle boğuşan bir Türkiye’den kısır çekişmelerden başka bir şey çıkmaz… Birbirleriyle uğraşanlar müspet hareket edemezler.

 

Önümüzde Haziran ayında genel seçimler var. Şu an bir sessizlik var. Ama bu biraz ürküten bir sessizlik gibi.. Ülkeyi kaosa sürüklemek adına sanki herkes mevzi sağlamlaştırıyor…

Mesela, bu önümüzdeki günlerde Anayasa mahkemesi peşpeşe hükümeti zora sokacak bazı kararlar alabilir. TÜSİAD tetikte bekliyor. Bu arada bir Merkez yapı (parti) söylentisi el altından yayılıyor…

 

En tehlikelisi de Doğu ve Güneydoğu üzerine kurulanı…

Çözüm sürecinde devlet işin propaganda ayağını ihmal etti, kendini halka anlatma becerisini gösteremedi sanki... Sosyal politikaları sadece yol, su, elektrik, hastane vb. şeklinde algıladı. Oysa örgüt bütün bu hizmetleri; “Bakın biz dağda mücadele etmeseydik, bunların hiçbiri olmazdı” algısıyla akamete uğratıyor.

 

Kobani olayları sonrası şu anda çok ciddi algı operasyonları, mahalle baskıları yapılıyor. “Bakın devlet sizi koruyamadı, koruyamaz da… Biz istediğimizi yapmaya muktediriz. Bize engel olmaya çalışan, devletle işbirliği içinde olan yanar!..” misüllü göndermeler ve Hüda Par- Örgüt çatışması masum halkta ciddi tereddütler oluşturuyor. Şu an herkes kendini koruma refleksi içerisine giriyor. Anlayacağınız, Bölgenin akil adamları, kanaat önderleri, aşiret liderleri tedirgin… Allah korusun bir yerden fitil ateşlenirse ki bu yönde maalesef hain planlar var, olayların nerede duracağı kestirilemez. Onun için Devlet yüksek sesle masum vatandaşını korumaya muktedir olduğunu hissettirmeli, göstermeli.. bu güveni verebilmeli. Mesela şu halk mahkemeleri safsatasını durdurmalı, bu algıyı silmeli..

 

Bir de başta Doğu ve Güneydoğu olmak üzere toplumun bütün katmanları olarak şu gerçeği idrak etmeliyiz: Devletin olmadığı yerde neler yaşanabileceğini en azından Suriye gerçeğinden kıyas edebiliriz. Türkiye bir kaosu daha kaldıramaz. “Hele bir bozulsun sonrasını düşünürüz” aptallığı ile Devlet kurulmaz. Onun için en azından şu geçiş sürecinde ( dere geçilirken at değiştirilmez) elimizdeki Devletimize ve Hükümetimize sahip çıkalım derim.

 

Yoksa Allah korusun sonu talan… Can, Mal, Namus ve Din tarumar olur…

Selametle… 06.01.2015

 

Doç.Dr. Celil Abuzer

Sende Yorumla...
Kalan karakter sayısı : 500
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
İl Sağlık Müdürü Solmaz Halfeti de ki Sağlık tesislerini ziyaret etti
İl Sağlık Müdürü Solmaz Halfeti de ki Sağlık tesislerini ziyaret etti
Sağlığa Adanmış 25 yıla plaket.
Sağlığa Adanmış 25 yıla plaket.